-
Son araştırmalar, yapay zeka (YZ) talebinin 2025 yılı sonuna kadar Bitcoin’in enerji tüketimini geride bırakabileceğini gösteriyor ve bu durum çevresel etki konusundaki tartışmaları yeniden alevlendiriyor.
-
Enerji tüketimindeki bu değişim, büyük teknoloji şirketlerinin YZ projelerini artırdığı bir dönemde geliyor ve genellikle bu teknolojilerin beraberinde getirdiği gözle görülür elektrik tüketimini küçümseyerek geçiştiriyorlar.
-
Bitcoin’in enerji tüketimi eleştirmeni Alex de Vries-Gao’ya göre, YZ’nin 2025 yılı başlarına kadar 23 gigavat gücüne kadar çıkabileceği öngörülüyor; bu rakam, Bitcoin’in mevcut tüketim seviyelerinin oldukça üzerinde.
YZ’nin beklenen enerji tüketiminin nasıl Bitcoin’i geride bırakabileceğini, teknoloji alanındaki çevresel anlatıyı nasıl değiştirebileceğini keşfedin. Anahtar bilgiler, önümüzdeki kritik zorlukları ortaya koymaktadır.
YZ’nin Enerji Tüketiminin 2025’te Bitcoin’i Geçeceği Öngörülüyor
Bilimsel dergi Joule‘da yayımlanan çarpıcı bir çalışmada, araştırmacılar yapay zekanın 2025 yılı sonuna kadar küresel veri merkezi elektrik kullanımının neredeyse %49’unu karşılayabileceğini öngördüler. Bu rakam, Bitcoin’in yıllık yaklaşık 176 teravatsaat (TWh) tüketimi ile karşılaştırıldığında önemli bir gösterge sunuyor. Bu bulgular, çevresel inceleme odak noktasını kripto para madenciliğinden yeni ortaya çıkan YZ sektörüne kaydırabilir.
Eleştirmenler Dikkati YZ’ye Çeviriyor: Artan Enerji Talebi
Bitcoin’in enerji gereksinimleriyle tanınan eleştirmenlerden olan PhD adayı Alex de Vries-Gao, önemli bir değişimi vurguluyor: “Büyük teknoloji şirketleri bu trendin farkında, çünkü Google gibi firmalar veri merkezi kapasitelerini artırma çabalarında ‘elektrik kapasitesi krizi’ ile karşılaştıklarını belirtmişlerdir,” diye LinkedIn’de ifade etti. Ayrıca, 2024 çevresel raporlarında teknoloji devleri, YZ’nin artan elektrik tüketiminde büyük bir etken olduğuna değinmiş olsalar da, YZ bileşenlerine ilişkin spesifik tüketim bilgilerini nadiren paylaşıyorlar.
Ekonomik Etki ve YZ’nin Enerji Kullanımının Belirsizliği
YZ’nin enerji taleplerine dair belirsizlik, Bitcoin’in ağ hash oranından elde edilen nispeten şeffaf tüketim ölçümleriyle çelişiyor. De Vries-Gao’nun araştırmaları, Microsoft ve Google gibi şirketlerin YZ’den ne kadar elektrik kullandıklarını belirtmeden toplam elektrik tüketimlerini raporlamalarının bu durumu karmaşık hale getirdiğini gösteriyor. Bu belirsizliği aşmak için De Vries-Gao, yarı iletken üretimiyle ilişkili enerji taleplerini inceledi ve özellikle Tayvan Yarı İletken Üretim Şirketi’nin (TSMC) kapasite kısıtlamalarına odaklandı.
Yarı İletken Üretim Analizi: Bir Durum Çalışması
Yarı iletken üretimini tahmin etme yöntemi olarak bir iş kartı analojisi kullanan De Vries-Gao, YZ çiplerinin ihtiyaç duyduğu paketleme kapasitesini takip etti. Analizi, Nvidia ve AMD gibi şirketlerin TSMC’nin sınırlı kapasitesinin önemli bir kısmını kullandığını ve bunun yaklaşık 3.8 gigavat güç tükettiğini ortaya koydu. Bu projeksiyon, artan talep ile birleştirildiğinde, YZ’nin 2025 yılına kadar 23 GW potansiyel enerji tükettiğine dair endişe verici bir tahmine yol açıyor.
Finansal Etkiler: YZ Süper Kümesi’nin Yükselişi
YZ etrafındaki finansal manzara da aynı derecede ilginç. Nvidia ve AMD, sektör gelişirken rekor gelirler elde etmeye devam ediyor; OpenAI’nın Stargate gibi girişimlerin piyasa üzerinde devrim yaratması bekleniyor ve 500 milyar dolarlık bir veri merkezi girişimine yol açabilir. YZ sektörü, teknoloji alanındaki en kârlı alanlardan biri haline gelirken, kripto paralar, özellikle Bitcoin etrafındaki çevresel anlatı, eşi benzeri görülmemiş zorluklarla karşı karşıya kalıyor.
Sonuç
2025 yılına doğru ilerlerken, YZ’nin hızla büyüyen enerji talepleri, Bitcoin’in çevresel etkisi konusundaki endişeleri gölgede bırakabilir. Her iki sektör de enerji tüketiminde sınırları zorlamaya devam ederken, teknoloji endüstrisinin genel sürdürülebilirliği hakkında gizli bir anlatı söz konusu. İlerleyen dönemde, paydaşların tüm dijital platformlarda enerji tüketimi konusunda şeffaflığı savunmaları gerektiği oldukça önemlidir; zira iklim değişikliği gibi varoluşsal bir krizle mücadele ederken yeniliği teşvik ediyorlar.