- Yüksek Mahkeme, İngiltere ve Galler İş ve Mülk Mahkemeleri, yakın zamanda kripto para birimlerinin İngiliz hukukundaki statüsü ile ilgili önemli bir karar verdi.
- Bu karar, USDT (tether) gibi dijital varlıkların mülkiyet olarak tanındığını ve bu durumun dolandırıcılık ile varlık kurtarma davaları üzerinde önemli etkileri olduğunu belirtiyor.
- Hakimin kararı: “USDT, İngiliz hukuku kapsamında mülkiyet hakları sunmaktadır. Ne bir alacak kaynağı ne de bir mülkiyet kaynağıdır; fakat, temel bir hukuki hak ile bağlantılı olmayan farklı bir mülkiyet şeklidir.”
İngiliz hukuku altında kripto para birimlerinin bir mülkiyet biçimi olarak tanınması, önemli bir hukuki emsal oluşturmakta ve gelecekteki anlaşmazlıklar ile varlık kurtarma süreçlerine açıklık getirmektedir.
Kripto Para Birimlerinin Mülk Olarak Tanınması
Yüksek Mahkeme’nin 12 Eylül’deki kararı tarihi bir gelişmedir. Dijital para birimleri olan USDT (tether) gibi varlıkların, İngiliz hukuku kapsamına giren mülkiyet olarak değerlendirilmesi gerektiğini net bir şekilde ifade etmektedir. Bu karar, Fabrizio D’Aloia’nın birden fazla blockchain cüzdanıyla ilgili dolandırıcılık şemaları aracılığıyla 2.5 milyon sterlin (3.3 milyon dolar) üzerindeki kaybını iddia ettiği bir davadan kaynaklanmıştır.
Kripto Mülk Haklarının Temeli
Mahkeme kararı, kripto para birimlerinin geleneksel hukuki haklar veya fiziksel mülkiyet olmasa da mülkiyet olarak değerlendirileceğini vurgulamaktadır. Bu tanıma, dijital varlıkların artık mülkiyet haklarına tabi olduğu ve diğer somut ve soyut varlıklar gibi izlenebilir, transfer edilebilir ve güvence altına alınabilir hale geldiği anlamına gelir. Karar, kripto para birimlerinin kendine özgü bir mülkiyet şekli olarak sınıflandırılmasının belirgin doğasını yansıtmaktadır.
Dolandırıcılık ve Varlık Kurtarma Üzerindeki Etkileri
Bu hüküm, kripto para ile ilgili dolandırıcılık vakaları ve dijital varlıkların geri kazanılması için önemli bir emsal oluşturmakta. Kripto paraların, hırsızlık veya kötüye kullanımla etkilenen mülklerin izlenmesinde geleneksel varlıklarla benzer şekilde ele alınabileceğini yeniden teyit etmektedir. Ancak, dava aynı zamanda yeterli kanıtın önemine de dikkat çekmiştir. Bu özel durumda, kripto varlıkların mülkiyet statüsü tanınmış olmasına rağmen, D’Aloia çalınan kripto parasını sanık Bitkub’un hesaplarına izlemek için yeterli kanıt sunamamıştır.
Kripto Varlıkları İzlemedeki Zorluklar
Kripto para birimlerinin mülkiyet olarak tanınmasına rağmen, bu varlıkların blockchain işlemleri bağlamında izlenmesi önemli zorluklar içermektedir. D’Aloia’nın davasındaki mahkeme kararı, çalınan dijital varlıklar ile belirli blockchain cüzdanları arasında net bir bağlantı kurmanın karmaşıklıklarını gözler önüne sermektedir. Gelecek hukuki anlaşmazlıklar, sağlam kanıtlar sunma yeteneğine bağlı olacağı için, blockchain işlemlerinin karmaşıklıklarını ele almak amacıyla gelişmiş adli teknikler ve hukuki çerçevenin gerekliliğini vurgulamaktadır.
Sonuç
Yüksek Mahkeme kararının, dijital varlıklar ile ilgili hukuki alanda dönüm noktası niteliğinde bir an olduğunu söyleyebiliriz. USDT gibi kripto paraların İngiliz hukukunda mülkiyet olarak kabul edilmesini onaylayarak, mahkeme varlık kurtarma ve dolandırıcılık önleme konularında yeni olanaklar sunmuştur. Ancak, aynı zamanda kripto varlıkları izleme konusundaki zorlukları ve hukuki süreçlerde yeterli kanıtın gerekliliğini hatırlatmaktadır. Bu gelişme, dijital paralarla ilgili gelecekteki davaları kesinlikle etkileyecek ve kripto para piyasasında yer alan taraflar için daha fazla açıklık ve hukuki koruma sağlayacaktır.